Choi Siwoo’nun kilosu hakkında takıntıları vardı.
Her gün evini terk edip gece yarısına kadar koşuyordu.
Yine bir gün gece yarısına kadar koşmak için dışarı çıktı, koştu ve koştu… Ta ki yaşlı bir adamla karşılaşana kadar. Aniden, göz açıp kapanıncaya kadar kısa bir sürede, yaşlı adam taşıdığı saman sırt çantasıyla Choi Siwoo’yu sarıp sarmaladı ve başka bir gerçekliğe gönderdi.
Choi Siwoo’nun atıldığı yer, devasa bir tapınağın kalıntılarıydı.
Geniş avlunun kenarında, içine düştüğü avlunun ortasında etrafında duran sayısız siyah gölge vardı.
Daha ne olduğunu bile anlamadan korkudan titreyen Choi Siwoo’ya yaşlı adam konuştu. Her 666 yılda bir, goblin kralını seçmek için bir festival düzenlendiğini ve katılma hakkının dünyada var olan her goblin klanına verildiğini söyledi.
Ve Choi Siwoo’nun kendisi, şu anda soyu tükenmiş bir goblin hattının, tam olarak insan ve goblin karışımı bir kan hattının temsilcisi olduğunu ve artık goblinlere verilen katılma hakkına sahip olan tek kişi olduğunu anladı.
Goblin kanının yeryüzündeki son mirasçısı olan, yarı canavar Choi Siwoo’nun macerası başlıyor.
Yorum